26 Kasım 2012 Pazartesi

Moda Sahili,Moda Teras Restaurant


Bu Pazar eşimin fakülteden arkadaşlarıyla yaptıkları kahvaltıya ben de katıldım. Kahvaltı Kalamış Koyunu panaromik gören olağanüstü manzaralı bir yerde, eski Moda iskelesinin biraz yukarısında Moda Teras isimli bir mekânda idi. Pazar brunch’ı adıyla açık büfe tarzında hazırlanmıştı. Benim açık büfe lafını duyunca tüylerim diken diken olur. Bir sürü orta veya düşük kaliteli ürünün insanoğlunun aç gözlülüğünü doyurmak istercesine sunulduğu, çoğu insanoğlunun da beklenti sahiplerini utandırmadığı bir sergi gibidir açık büfeler. Üstelik bir sürü para talep edilir bu ucube sergi için. Bu mekânda da önyargım beni hayal kırıklığına uğratmadı. Kahvaltılık malzeme kalitesi düşüktü. Kişi başı 46 TL alınan bir açık büfede harika ürünler kullanmak bence mümkün. Ama sanırım böyle harika bir manzaraya talep çok olunca, böyle bir fiyat koyup,”zaten bu paranın çoğunu manzara için alıyoruz, birde kaliteli ürün mü istiyorsunuz ?” düşüncesiyle yiyeceklere pek önem verilmemiş olmalı. Bizden önce birilerinin oturduğu belli olan masanın üzerinde kirli tabak, çatal vs. hala duruyordu. Biz oturunca kirli tabakları lütfen aldılar ama masayı temizlemeleri için tekrar uyarmamız gerekti. Sonuç olarak kötü yiyecekler ve kötü servisi göz önüne alacak olursak bence bu kahvaltı 46 TL etmez. Hadi yarısı manzara parası diyelim ama bu kahvaltı 23 TL bile etmez. Dolayısı ile fiyat-beklenti oranı negatif idi. Mekân epey doluydu. Bu yüzden sanırım ben haksızım.

20 Kasım 2012 Salı

Safranbolu, Kadıoğlu Şehzade Restaurant, Bolu,Seben


              Amasra’dan sonra yönümüzü Safranbolu’ya çevirdik. Amasra-Safranbolu arası yol biraz virajlı ancak inanılmaz güzellikte manzaralara sahip. Sonbaharın bütün renkleri içinde seyahat şahane oldu. Akşam saatlerinde Safranbolu’ya ulaştık. Bizi İstanbul’u aratmayan bir trafik karşıladı. Otelden yer ayırtmamıştık. Bir kaç otel dolaştık ama yer bulamadık. Etraftan insanlar burada yer bulamayacağımızı söyleyince Bolu’ya doğru devam ettik. Bu arada ben Safranbolu’yu pek sevmedim. Sanırım Amasra’nın o büyüleyici güzelliğinden sonra bana yavan geldi. Burada tarihi çarşıyı dolaştık. Güllü lokum aldık. Akşam yemeğimizi de Kadıoğlu Şehzade Restaurantta yedik. Kuyu kebabı, Safranbolu bükmesi, Şehzade pilavı, Saç kavurma, Şehzade salatası sipariş ettik. Hepsini paylaştık. Kuyu kebabı berbattı. Ama diğer yemekler güzeldi. Akılda kalıcı olağanüstü bir lezzete ise rastlamadım. Yemeğin üstüne ev baklavası ve çay içtik. Toplam 80 TL hesap ödedik. Bence mekân, servis ve lezzet göz önüne alınırsa fiyat-beklenti oranı dengeliydi.


                Bolu’da kaldığımız otelde kahvaltı yaptıktan sonra Seben’e doğru yola çıktık. Seben pek duyulmuş bir yer değil. Görülecek bir yeri de yok. Bizim Seben’e gitme sebebimiz ise Çeltikdere Köyü yakınındaki Bizans kilisesi kalıntısı. Eşim Bizans eserlerine bayılıyor. Köyün içinden yaklaşık 2 km patika yoldan kiliseye ulaştık. Eşim eseri incelerken biz kızlarla doğayı keşfettik. Öğle yemeğimizi bize doğa verdi. Ceviz, üzüm, erik, böğürtlen ile sonbaharın son günlerinde mükellef bir ziyafet çektik. Kızlar günün, belkide tüm gezinin en çok bu bölümüne bayıldılar. Dönüş yolunda rastladığımız bir alabalık çiftliğinde kızarmış alabalık yedik ve akşama İstanbul’a döndük.





11 Kasım 2012 Pazar

Amasra,Çeşm-i Cihan Restaurant,Amastris Otel


Karadeniz Ereğli’den sonra Zonguldak ve Bartın yoluyla Amasra’ya ulaştık. Gerçekten Fatih’in “Burası çeşm-i cihan mı lala!” dediği kadar var. Gördüğüm en güzel beldelerden biri. Harika bir yarımada, şahane manzaralar, nefis bir deniz. İnsanın işte tam yaşanacak yer dediği türden bir kasaba.
Amastris Otel’de konakladık.4 kişi 150 TL ödedik. Çok süper bir otel değil ama harika bir deniz manzarası var. Fiyat oldukça uygundu. Belki de sezon dışı olması sebebiyle bilemiyorum. Çünkü sezonda 350-400 gibi fiyatlardan bahsediliyor. Akşam yemeği için çok methini duyduğumuz Çeşm-i Cihan Restaurant’a gittik. Manzaralı, güzel bir masaya kurulduk. Mekânın çok revaçta olduğu belli. Çünkü epey masası olmasına rağmen boş masa bulmakta zorlandık.
Ana yemek olarak Karadeniz mezgiti, palamut ve çinekop ile küçük kızımız için tavuk şiş sipariş ettik. Meze olarak pilaki, kavun-peynir, haydari ve tabiki meşhur Amasra salatası söyledik. Bu salata görünüm olarak çok güzel.35-40 çeşit yeşilliğin karıştırıldığını söylüyorlar, üzeri de turp ve havuçla çiçek gibi süslenmiş. Ben salatanın olağanüstülüğünü göremedim. Bence bir pazarlama ve PR harikası. Amasra’ya gittiğimizi duyan tüm tanıdıklar “aman Amasra salatası yiyin” diye öğüt verdiler. Yedik, iyi, ama dediğim gibi olağanüstü akılda kalıcı bir şey değil. Bildiğin salata. Balıklar, mezeler ve tavuk şiş de güzeldi. Rakı ile birlikte pek güzel gitti. Üstüne fırında helva ısmarladık, onu da birer bardak çayla hakladık. Toplam 160 TL hesap geldi. Bence Anadolu şartlarında pahalı bir hesap. Otele 150 TL ödediğimiz göz önüne alınırsa hesabın pahalılığı daha bir ortaya çıkıyor. Bu yüzden mekân, lezzet ve servisi göz önüne alarak fiyat-beklenti oranının dengesiz olduğunu söylemeliyim.
Ertesi gün Amasra’da dolaştık. Eşimin pek sevdiği Bizans eserlerinden çok güzel örnekler gördük.45 dakikalık nefis bir tekne turu yaptık. Özetle harika bir Amasra seyahati oldu. Burayı tekrar geleceğimiz beldeler arasına koyduk. Akşam Üzeri Safranbolu’ya doğru yola çıktık.





5 Kasım 2012 Pazartesi

Batı Karadeniz Turu,Akçakoca,Bolu Kardeşler Lokantası



          Bu bayram tatilinde ailece Batı Karadeniz turu yapmaya karar verdik. İlk durağımız Akçakoca oldu. Hava çok yağmurlu olunca Akçakoca’yı pek dolaşamadık. Sadece bir öğle yemeği yedik. Ben yine esnaflara sorarak Bolu Kardeşler Lokantası isimli bir mekân tespit ettim. Güzel, temiz bir esnaf lokantasıydı. Kızlar ve eşim birer İskender söyledi, ben orman kebabı istedim. Önce bir az ezo gelin çorbası içtim. Çok güzeldi. İskender ve orman kebabını da çok beğendik. Salata içecekler dahil 4 kişi 47.50 TL hesap ödedik. Bu İstanbul şartlarına göre çok ucuz Anadolu şartlarına göre normal bir hesap. Servis de gayet içtendi. Resim çekmeye çalışırken personelin yardım çabası Anadolu misafirperverliğinin bir yansımasıydı. Fakat aksilik fotoğraf makinemiz tam o anda bozuldu.(aşağıda bir resim örneği varJ)Geri kalan tüm tatil boyunca kameranın düşük pikseline muhtaç olduk. Lezzet, servis ve mekânı değerlendirecek olursak fiyat-beklenti oranı bence dengeliydi. Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi çaylar şirkettendiJ.
                Akçakoca’dan Karadeniz Ereğlisi’ne geçtik. Ereğli’de eşimin çok sevdiği Bizans eserlerinden var. Örneğin eski bir Bizans kilisesi olan Orhan Cami. Bu eseri gördükten sonra biraz sahilde yürüyüş yaptık. Ben 100 Tarihi Lokanta kitabımda yer alan bir lokantaya uğradım ama bayram nedeniyle kapalıydı.(Hasan Kuru Pide Salonu ya da diğer adıyla Meşhur Pideci Hasan))O güzelim pidelerden yiyemedik.
                Ereğli’den sonra Zonguldak ve Bartın yoluyla Amasra’ya vardık. Amasra yazısı daha sonra.